ARAŞTIRMA | |
1. | Yeme İçme Sektöründe Çalışanların Sağlıklı Yaşam Biçimi Davranışları ile Kardiyometabolik Riskleri Arasındaki İlişkinin Belirlenmesi Determining the Relationship Between Healthy Lifestyle Behaviors and Cardiometabolic Risk Among Food and Beverage Sector Workers Zeynep Demirezen Vidinlioğullari, Handan Sezgindoi: 10.5543/khd.2024.38243 Sayfalar 1 - 11 Amaç: Bu araştırmada; yeme içme sektöründe çalışanların sağlıklı yaşam biçimi davranışları ile kardiyometabolik riskleri arasındaki ilişkinin belirlenmesi amaçlandı. Yöntem: Tanımlayıcı ve korelasyonel tasarımda yapılan araştırmanın evrenini, Gazimağusa’da bulunan 37 işletmeden 324 çalışan birey oluşturdu. Örneklem seçimine gidilmedi. Çalışma 161 çalışan birey ile tamamlandı. Veriler; Sağlıklı Yaşam Biçimi Davranışları Ölçeği II (SYBDÖ-II), Tip 2 Diyabet Risk Testi (T2DRS) ve Framingham Risk Skoru (FRS) ile toplandı. İstatistiksel anlamlılık P < 0,05 olarak alındı. Bulgular: Araştırmaya katılanların; yaş ortalaması 31,27 ± 10,31 yıl, %70,81’i erkek, SYBDÖ-II puanı ortalamanın üzerinde (135,25 ± 23,56), %10,35’inin FRS puanı orta-yüksek düzeyde, %14,29’unun T2DRS puanı yüksek düzeydedir. Bireylerin SYBDÖ-II puanları ile FRS ve T2DRS puanları arasında korelasyon bulunamadı. Yüksek gelirli, egzersiz yapan ve ailesinde kronik hastalık öyküsü olanların SYBDÖ-II puanı, sigara içenlerin ise FRS puanı yüksektir (P < 0,05). Yaş, medeni durum, sektörde çalışma süresi, egzersiz ve kronik hastalık öyküsü diyabet riskini artırmaktadır (P < 0,05). Sonuç: Araştırmaya katılan bireylerin ortalamanın üzerinde sağlıklı yaşam biçimi davranışları sergiledikleri saptandı. Bireylerin yaş ortalaması düşük olmasına rağmen %10,35’inin orta ve yüksek 10 yıllık kardiyovasküler hastalık riski, %14,29’unun yüksek düzey tip 2 diyabet riski olduğu belirlendi. Hemşirelerin iş yeri sahipleri ile iş birliği yaparak çalışanların sağlıklı yaşam biçimi davranışları uyumu, kardiyometabolik risklerinin belirlenmesi ve farkındalığın artırılması için danışmanlık yapmaları önerilir. |
2. | Türk Kalp Yetmezliği Hastalarının Psikolojik Dayanıklılığı: Psikiyatri İlacı Kullanımının, Kalp Yetersizliği Düzeyinin ve D Tipi Kişiliğin Rolü Psychological Resilience of Turkish Heart Failure Patients: The Role of Psychiatric Drugs, Stage of Heart Failure, and Type D Personality Büşra Nur Çelik, Nevin Günaydındoi: 10.5543/khd.2024.46034 Sayfalar 12 - 20 Amaç: Bu çalışma, kalp yetersizliği olan hastaların psikolojik dayanıklılığını etkileyen hastalığa özgü (kalp yetmezliği derecesi) ve psikolojik değişkenlere özgü (D tipi kişilik, psikiyatrik ilaç kullanımı) faktörlerin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Yöntem: Tam sayımlı örnekleme yöntemi kullanılarak yapılan bu kesitsel araştırma, kalp yetmezliği olan 157 Türk hastada (%57,3 erkek; 71,7±11,86 yaş ortalaması) gerçekleştirildi. Kişisel bilgi formu, D Tipi Kişilik Ölçeği 14 ve Kısa Psikolojik Sağlamlık Ölçeği ile ilgili veriler toplandı. Bulgular: Hastaların yaklaşık %68,2'sinde olumsuz duygulanım ve %37,6’sında sosyal içe dönüklük mevcutken, sırasıyla %36,3 ve %27,4'ünde kalp yetmezliği evresi sınıf 2 ve %27,4 idi. Kalp yetersizliği olan hastaların ortalama puanının 30 üzerinden 18,2±6,6 olduğu belirlendi. Regresyon analizine göre medeni durum, birlikte yaşadığı kişiler, ekonomik durum, psikiyatrik ilaç kullanımı ve kalp yetmezliği evresinin psikolojik dayanıklılık üzerinde anlamlı etkisi olduğu görüldü. Ayrıca olumsuz duygulanım ve sosyal içe dönüklüğün psikolojik dayanıklılık üzerinde olumsuz etkisi olduğu görülmüştür. Sonuç: Bu çalışma, kalp yetersizliği olan hastaların psikolojik dayanıklılığının en çok kalp yetersizliğinin derecesi (Sınıf 3 ve Sınıf 4), olumsuz duygulanım (D tipi kişilik özelliği alt boyutu) ve Psikiyatrik ilacın yine olumsuz duygulanımla daha fazla ilişkili olduğu, psikolojik dayanıklılık azaldıkça kalp yetmezliği derecesinin arttığı belirlendi. |
3. | Atriyal Fibrilasyon Tedavisinde Kalp Hızı ve Kan Basıncının Dengelenmesinde Akupresür Uygulaması Ne Kadar Önemli? Randomize Kontrollü Çalışma How Important is Acupressure Application in Balancing Heart Rate and Blood Pressure in the Treatment of Atrial Fibrillation? Randomized Controlled Study Ayşe Soylu, Medet Korkmazdoi: 10.5543/khd.2024.96658 Sayfalar 21 - 30 Amaç: Atriyal fibrilasyon yüksek kalp hızı, emboli riski ve aritmi gibi komplikasyonları nedeniyle ciddi morbidite ve mortalite nedenidir. Bu çalışmada kronik atriyal fibrilasyon tanısı alan hastalarda akupresürün kan basıncı ve kalp hızı üzerine etkisinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Yöntem: Randomize, plasebo kontrollü deneysel çalışma, güç analizi ile belirlenen 23 kişilik 3 grupta toplam 69 kişi ile gerçekleştirildi. Araştırma 20.02.2018 – 20.07.2018 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. Kontrol grubuna ölçümlerden önce ve sonra herhangi bir işlem yapılmadı. Plasebo grubunda ise Shenmen noktalarına (HT7) gevşek ve ters pozisyonda yerleştirilen akupresür bilekliği ile bileğin herhangi bir noktasına baskı uygulanmadı. Müdahale grubundaki hastaların Shenmen (HT7) noktasına baskı yapacak şekilde her iki kola doğru pozisyonda akupresür bilekliği yerleştirildi ve akupresür uygulandı. Akupresür aynı gün saat 09.00 ve 15.00 olmak üzere iki kez uygulandı. Bulgular: Gruplar arası karşılaştırmada deney grubunda akupresür uygulaması sonrası kan basıncı ve kalp atım hızında anlamlı farklılık saptanmadı (P > 0,05). Sonuç: Kronik AF’li hastalara uygulanan akupresürün kan basıncı ve kalp hızı üzerine etkisi yoktur. Daha büyük gruplarda farklı çalışmaların yapılması önerilebilir. |
4. | Kardiyovasküler Hastalık Riskini Belirleme ve Azaltmaya Yönelik Hemşirelik Alanında Yapılan Çalışmaların Bibliyometrik Analizi Bibliometric Analysis of Nursing Studies on Identifying and Reducing Cardiovascular Disease Risk Ayşe Dağıstan Akgöz, Sude Gençtürk Eroğlu, Sebahat Gözümdoi: 10.5543/khd.2024.99267 Sayfalar 31 - 39 Amaç: Bu bibliyometrik analiz, 2014-2024 yıllarını kapsayan 10 yıllık zaman diliminde hemşirelik alanında kardiyovasküler hastalık riskini belirleme ve azaltmaya yönelik yapılan çalışmaların eğilimlerinin belirlenmesi ve görselleştirilmesi amacıyla yapıldı. Yöntem: Veriler, Mart-Nisan 2024 tarihleri arasında “Web of Science Core Collection” veri tabanından toplanarak ve VOSviewer programı kullanılarak analiz edildi. Yayımlanan makale sayılarının yıllara göre değişimi, yazar, ülke ve kurum analizi, atıf analizi, ülke, kurum ve yazar iş birliği analizi, dergi ve yazar ortak atıf analizi, anahtar kelime analizi değerlendirildi. Bulgular: Kardiyovasküler hastalık riskini belirleme ve azaltmaya yönelik hemşirelik alanında, 2014-2024 yılları arasında 113 farklı dergide yayımlanan 178 çalışmaya, 42 ülke ve 369 kurumdan 849 yazar katkı verdi. “Journal of Cardiovascular Nursing” konuyla ilgili en fazla makalenin yayımlandığı, “American Journal of Public Health” ise en fazla atıfta bulunulan dergi olarak tespit edildi. Yayımlanan çalışmaları en fazla destekleyen ilk üç ülke, Amerika Birleşik Devletleri, Hollanda ve Avustralya’dır. Yayımlanan çalışmalarda en fazla kullanılan ilk beş anahtar kelime “cardiovascular disease”, “risk assessment”, “prevention”, “nursing” ve “hypertension” olarak belirlendi. Sonuç: Bu bibliyometrik analiz, hemşirelik alanında kardiyovasküler hastalık riskinin belirlenmesi ve azaltılmasına yönelik çalışmalara olan ilginin son yıllarda arttığını ortaya koymaktadır. Meta-analizler ve sistematik incelemeler bu alandaki birincil kaynaklardır. Risk faktörlerinin önemi vurgulanmakta ve bu alanda yapılan çalışmalarda hemşirelik dergilerine daha fazla atıf yapılması önerilmektedir. Ayrıca analiz, hastalık yükünün yüksek olduğu gelişmiş ülkelerin bu alanda lider konumda olduğunu gösterdi. |
5. | Hipertansif Hastalarda Depresyon Düzeyi, Öz Etkililik ve Öz Bakım Gücünün İncelenmesi Investigation of Depression Levels, Self-Efficacy, and Self-Care Ability in Hypertensive Patients Yağmur Başol, Zülfünaz Özerdoi: 10.5543/khd.2024.91885 Sayfalar 40 - 48 Amaç: Bu araştırma hipertansif hastalarda depresyon düzeyi, öz etkililik ve öz bakım gücünün incelenmesi amacıyla yapıldı. Yöntem: Tanımlayıcı ve kesitsel tipte olan bu çalışma, İstanbul’da bir eğitim ve araştırma hastanesinin dahiliye ve kardiyoloji polikliniklerine başvuran hipertansiyon tanılı hastalar ile 1 Ekim 2022-1 Mart 2023 tarihleri arasında yapıldı. Araştırma verileri, Tanıtıcı Bilgi Formu, Hasta Sağlık Anketi-9 (HSA-9), Hipertansiyon Öz Etkililik Ölçeği (HÖEÖ) ve Öz Bakım Gücü Ölçeği (ÖBGÖ) ile yüz yüze görüşme yoluyla toplandı. Bulgular: Hastaların yaş ortalaması 64,11 ± 12,46 yıl, hipertansiyon tanı süresi ortalama 10,54 ± 8,55’tir. Hastaların %59,1’i erkek, %72,2’si evli, %55,6’sı ilkokul mezunu, %82,2’si çalışmıyor, %56,1’inin geliri giderine eşit, %85,2’si eş ve çocukları ile birlikte yaşamaktadır. Hastaların %42,9’unun beden kitle indeksi değeri fazla kilolu, %85,5’i düzenli ilaç kullanmakta, %65,2’si egzersiz yapmakta, %62,9’unun ek kronik hastalığı bulunmakta, %54,9’unun genel sağlık durumu ortadır. HSA-9 ortalama puanı 7,23 ± 2,71; HÖEÖ ortalama puanı 53,44 ± 6,63; ÖBGÖ ortalama puanı 78,55 ± 24,26 olarak bulundu. HSA-9 ile ÖBGÖ arasında negatif yönde anlamlı bir ilişki bulundu (r = -0,186, P < 0,01). HÖEÖ ile ÖBGÖ arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki bulundu (r = 0,599, P < 0,01). Sonuç: Hastaların depresyon riskinin hafif, hipertansiyonda öz etkililik düzeyleri ve öz bakım güçleri orta düzeyde saptandı. Depresyon düzeyleri arttıkça öz bakım düzeyleri azalmakta; öz etkililik düzeyleri arttıkça öz bakım düzeyleri de artmaktadır. |
6. | Koroner Arter Hastalarında Algılanan Sosyal Destek ve Sağlıkla İlgili Yaşam Kalitesi: Ölüm Anksiyetesinin Rolü Perceived Social Support and Health-Related Quality of Life in Coronary Artery Patients: The Role of Death Anxiety Ayşe Sena Okur, Ahmet Pınar, Zülfünaz Özerdoi: 10.5543/khd.2024.97752 Sayfalar 49 - 56 Amaç: Bu çalışma, koroner arter hastalarında sosyal destek ve yaşam kalitesi üzerinde ölüm anksiyetesinin etkisi incelendi. Yöntem: Çalışma, İstanbul’da bulunan bir eğitim ve araştırma hastanesinde 13 Mart- 30 Haziran 2023 tarihleri arasında kardiyoloji kliniklerinde yatarak tedavi gören 217 hasta ile yürütüldü. Veriler, “Hasta Bilgi Formu, Abdel Kholek Ölüm Anksiyetesi Ölçeği (AKÖAÖ), Çok Boyutlu Algılanan Sosyal Destek Ölçeği (ÇBASDÖ) ve MacNew Kalp Hastalığına Özgü Sağlıkla İlişkili Yaşam Kalitesi Anketi (MacNewHRQL)” ile toplandı. Bulgular: Hastaların AKÖAÖ puanı 45,87 ± 11,13, ÇBASDÖ puanı 64,9 ± 11,68, MacNewHRQL puanı 4,62 ± 0,75 bulunmuştur. Ölümle Beraber Gelen Fiziksel ve Ruhsal Acıya Yönelik Korku, Ölme İşinin Kendisine Yönelik Korku ve ASDA ile MacNewHRQL ve alt boyutları arasında negatif; Ölümü Hatırlatan Başka Durumlara Yönelik Korku ile Aile Desteği, Özel Kişi Desteği, ÇBASDÖ, MacNewHRQL ve alt boyutları arasında negatif anlamlı bir ilişki bulunmaktadır. Sonuç: Hastaların ölüm anksiyetesi ve yaşam kaliteleri orta düzeyde, sosyal destek algıları da yüksek bulunmuştur. Hastaların yaşının ve ölüm anksiyete düzeylerinin artması yaşam kalitesini olumsuz etkilemektedir. |
Copyright © 2025 Kardiyovasküler Hemşirelik Dergisi