ARAŞTIRMA | |
1. | Hipertansiyon Hastalarının İlaç ve Diyet Tedavisine Uyum Düzeyleri Levels Compliance to Medication and Diet Therapy of Patients with Hypertension Sıdıka Oğuz, Safiye Yanmış, Burcu Akbaş, Ruken Koldoi: 10.5543/khd.2018.63644 Sayfalar 1 - 7 Amaç: Bu tanımlayıcı araştırma, hipertansiyon hastalarının ilaç ve diyet tedavisine uyum düzeylerini ve uyumu etkileyebilecek bireysel faktörleri incelemek amacıyla yapıldı. Yöntemler: Araştırma, İstanbul’ da bir üniversite hastanesinin Kardiyoloji Polikliniğinde 1 Kasım-31 Aralık 2011 tarihleri arasında, çalışmaya katılmaya istekli ve gönüllü, en az 6 ay önce hipertansiyon tanısı konmuş 250 hasta ile yapıldı. Veriler Hasta Tanıtım Formu, İlaca Uyum Hakkındaki İnançlar Ölçeği (İUHİÖ) ve Diyete Uyum Hakkındaki İnançlar Ölçeğiyle (DUHİÖ) toplandı. Bulgular: Hastaların yaş ortalaması 62.9±1.15 olarak bulundu. Hastaların %65.2’ si kadın, %82’ si evli, %33.2’ si ilköğretim mezunu, %67’ sinin günlük hayatında stresin var olduğu, %44.4’ ünün düzenli egzersiz yaptığı, %55.2’ sinin ailesinde hipertansiyon hastalığı olduğu belirlendi. Araştırmamıza katılan hastaların ilaç ve diyet yarar alt boyutlarının puan ortalamaları (İUHİÖ’ nin yarar alt boyutu 21.44 ± 5.39, DUHİÖ’ nün yarar alt boyutu 23.44±5.50), engel alt boyutları puan ortalamalarından (İUHİÖ’ nin engel alt boyutu 17.52±4.66, DUHİÖ’ nin engel alt boyutu 12.9±3.59) daha yüksek bulunmuştur. Genel olarak çalışmamıza katılan hastaların ilaç tedavisine uyumlarının iyi, diyet tedavisine uyumlarının ise orta düzeyde olduğu bulunmuştur. Araştırmada, ailesinde hipertansiyon olan hastaların ilaç ve diyet tedavisine uyumlu, düzenli egzersiz yapan hastaların diyet tedavisine uyumlu, ilaç tedavisine uyumsuz, günlük hayatında stresi olan hastaların ise ilaç ve diyet tedavisine uyumsuz olduğu belirlenmiştir (p<0.05). Sonuç: Araştırmaya katılan hastaların ilaç ve diyet tedavisine uyumları iyi düzeydedir. Günlük hayatında stresi olan hastaların ilaç ve diyet tedavisine uyum düzeyleri azalmaktadır. Ailesinde hipertansiyon olan hastalar ilaç ve diyet tedavisine daha uyumludur. Düzenli egzersiz yapan hastalar ilaç tedavisine uyumsuzken, diyet tedavisine uyumludur. |
2. | Perkütan Koroner Girişim Uygulanan Hastalarda Hastalık Algısının İlaç Uyumuna Etkisi The effect of illness perceptions on medication adherence in patients undergoing percutaneous coronary intervention İlknur Karabulut, Meral Gündoi: 10.5543/khd.2019.82905 Sayfalar 8 - 16 Amaç: Bu araştırma perkütan koroner girişim uygulanan hastalarda hastalık algısının ilaç uyumuna etkisini belirlemek amacıyla tanımlayıcı olarak yapıldı. Yöntemler: Araştırmanın evrenini bir eğitim ve araştırma hastanesi kardiyoloji polikliniklerine 1 Temmuz 2017-30 Kasım 2017 tarihleri arasında başvuran 476 hasta, örneklemini ise araştırma kriterlerini karşılayan ve yapılan güç analizi ile belirlenen 192 hasta oluşturdu. Araştırmanın verileri, Kişisel Bilgi Formu, Hastalık Algısı Ölçeği ve Morisky İlaç Tedavisine Uyum Ölçeği ile toplandı. Verilerin değerlendirilmesinde, tanımlayıcı istatistikler (ortalama, standart sapma, frekans ve yüzde dağılımları), Student’s t testi ve Paired Samples t testi kullanıldı. p<0,05 istatistik açıdan anlamlı kabul edildi. Bulgular: Araştırmaya katılan hastaların çoğu; erkek, kilolu, evli, ilköğretim mezunu ve yaş ortalaması 59,7±11,1 idi. Hastaların çoğunun kullandığı ilacının adını bildiği, düzenli sağlık kontrollerine geldiği ve ilave kronik hastalığının olduğu belirlendi. Araştırmada hastalar çoğunlukla hastalık nedeni olarak stres, kalıtım ve diyet-yemek alışkanlıklarını belirtmiştir. Araştırmaya katılan hastaların ilaç tedavisine uyumlarının orta düzeyde olduğu, ilaç kullanım sıklığı azaldıkça ilaç uyumunun arttığı ve hastalık algısının ilaç tedavisine uyumlarını etkilediği belirlendi (p<0.05). Hastaların hastalığını anlama, kontrol etme ve yönetme düzeyleri artıkça ilaç uyumlarının da arttığı saptandı (p<0.5). Sonuç: Perkütan koroner girişim uygulanan hastaların ilaç uyumlarının orta düzeyde olduğu, hastalık algılarının ilaç uyumlarını etkilediği belirlenmiştir. |
DERLEME | |
3. | Pulmoner Hipertansiyon ve Hemşirelik Bakımı Pulmonary Hypertensıon and Nursıng Care Serap Ünsar, Özlem Özdemir, Ecehan Yenici Bulutdoi: 10.5543/khd.2018.97269 Sayfalar 17 - 24 Pulmoner hipertansiyon vasküler değişiklikler ile karakterize ilerleyici bir hastalıktır. Pulmoner arterlerin proliferasyonu ve vazokonstriksiyonu sağ kalp yetersizliğine ve ölüme yol açmaktadır. Hastalar genellikle başlangıçta nefes darlığı, halsizlik, yorgunluk ve ödem gibi semptomlar deneyimlerken geç dönemlerinde senkop, presenkop görülebilmektedir. Bu semptomlar diğer kardiyopulmoner hastalıkları taklit etmekte ve pulmoner hipertansiyonlu hastalarda tanı koymada gecikme olmaktadır. Pulmoner hipertansiyon kronik bir hastalık olup, günlük yaşamı sınırlamakta ve hastalar yaşam kalitesini azaltan birçok semptomla karşı karşıya kalmaktadır. Mevcut tüm medikal tedavi ve bakım karmaşık olup büyük oranda palyatiftir. Tedavinin ve bakımın amacı; morbidite ve mortaliteyi azaltmak, semptomları ve fonksiyonel durumu iyileştirmektir. Pulmoner hipertansiyon vakalarında hastaneye sık yatışlar olmaktadır. Hemşireler; pulmoner hipertansiyon açısından yüksek risk taşıyan hasta gruplarını bilmelidir. Hemşireler pulmoner hipertansiyonda hasta ve hasta yakınlarının eğitiminde, hasta bakımında, medikal tedavinin uygulanmasında, semptom yönetiminde ve hasta takibinde önemli rollere sahiptir. Bu makale pulmoner hipertansiyonun etiyolojisi, sınıflandırılması, patofizyolojisi, tedavi ve bakımını sunmak amacıyla yazıldı. |
4. | Kardiyovasküler Sağlık ve Hastalıkta Mikrobiyotanın Etkisi The Effect of Microbiota on Cardiovascular Health and Disease Mediha Sert, Zeynep Özerdoi: 10.5543/khd.2018.88700 Sayfalar 25 - 32 Son yıllarda yapılan çalışmalar, intestinal mikrobiyotanın insan sağlığı ve hastalığı üzerine etkili olması, kardiyovasküler hastalıklar (KVH) dahil olmak üzere birçok hastalıkla ilişkili bulunması nedeniyle, intestinal mikrobiyotanın bireyler üzerine olan etkisine odaklanmıştır. KVH, insidansı oldukça yüksek olan ve ölümle sonuçlanabilen önemli bir hastalık grubudur. Dünyadaki ölümlerin %31’i KVH nedeniyle gerçekleşmiş olup, bu değerin on yıl sonra %41’e ulaşacağı öngörülmektedir. Yapılan çalışmalarda, immün sistem, enflamasyon süreci, endotel hasar ve vasküler değişikliklerin intestinal mikrobiyotayı etkilediği ve bunun sonucunda birçok KVH ve metabolik hastalıkların geliştiği bildirilmiştir. Bu durum intestinal mikrobiyotanın incelenmesi ve düzenlenmesi ile hastalıkların tespit edilebileceği ve önlenmesinin mümkün olabileceği düşüncelerini geliştirmiştir. Bireylerin hastalıklardan korunması ve sağlığın geliştirilerek sürdürülmesinde en büyük rol hemşirelere aittir. Hemşireler güncel yaklaşımlara ilişkin bilgilerini artırmalı, mikrobik toplulukların temel yapı ve işlevlerini bilmeli ve geliştirdiği bilgi ve becerilerini bakımlarına yansıtabilmelidir. Kardiyovasküler sağlık ve hastalıkta, intestinal mikrobiyotanın etkisinin mevcut araştırmalara ek prospektif çalışmalar ile desteklenmesi ve farkındalığının arttırılması, sağlığın ve hastalıklardan korunma stratejilerinin geliştirilmesinde önemli bir adım olacaktır. Yapılacak çalışmalarla intestinal mikrobiyotanın düzenlenmesinde, KVH’ye ilişkin geliştirilen stratejilerinin kullanılması ile risk altında olan bireylerin KVH’den korunmasının mümkün olacağı ve kardiyovasküler sağlığın sürdürülebileceği öngörülmektedir. |
OLGU SUNUMU | |
5. | Esansiyel Hipertansiyonu Olan Bir Hastada Roy Adaptasyon Modeline Göre Hemşirelik Yaklaşımı Nursing Approach To Roy Adaptation Model In a Patient With Essential Hypertension Gülistan Yoldaş, Yasemin Yıldırım, Çiçek Fadıloğlu, Fisun Şenuzun Aykardoi: 10.5543/khd.2018.63626 Sayfalar 33 - 39 Kronik hastalığa sahip olmak bireyde fizyolojik, psikolojik ve sosyal açıdan çeşitli sorunlara yol açabilmektedir. Hemşirelikte bakım yönetiminde kavramsal modellerin kullanılması, kronik hastalığa sahip hastaya biyopsikososyal yaklaşımda bütüncül bir bakım geliştirecek bir araç sağlayabilmektedir. Hemşirelikte yaygın kullanılan modellerden biri olan Roy Adaptasyon Modeli’ne göre birey/hasta, çeşitli uyaranlara uyum sağlayabilmek için çeşitli baş etme mekanizmalarını kullanır ve uyaranlara davranışlarıyla yanıt verir. Uyaranlara verilen uyumlu cevaplar bireyin bütünlüğünü geliştirirken, uyumsuz yanıtlar bütünlüğü olumsuz etkilemektedir. Bu olgu sunumunda; esansiyel hipertansiyon tanısı alan ve daha önce tedaviye uyum sorunu olan bir hastanın hemşirelik bakımı Roy Adaptasyon Modeli’nde yer alan uyum alanları doğrultusunda gerçekleştirilmiştir. |
Copyright © 2025 Kardiyovasküler Hemşirelik Dergisi