EDITÖRDEN | |
1. | Editörden Editorial Nuray EnçSayfa I |
DERLEME | |
2. | Sürekli İntravenöz Prostasiklin Tedavisi Alan Pulmoner Arteriyel Hipertansiyon Hastalarının Hemşirelik Bakımı ve Eğitimi Nursing Care and Education of Pulmonary Arterial Hypertension Patients Receiving Continuous Intravenous Prostacyclin Treatment Dilek Sezgin, Hatice Mertdoi: 10.5543/khd.2019.74745 Sayfalar 89 - 95 Pulmoner hipertansiyon pulmoner arter basıncının yükselmesi ile karakterize, sağ kalp yetersizliği ve ölümle sonuçlanabilen bir hastalıktır. Hastaların yaşadıkları semptomlar günlük yaşam aktivitelerini ve yaşam kalitesini önemli derecede kısıtlayabilmektedir. Son yıllarda artış gösteren tedavi seçenekleri hasta sonuçlarını olumlu yönde etkilemektedir. Sürekli intravenöz prostasiklinler ileri evre pulmoner arteriyel hipertansiyon (PAH) tedavisinde tercih edilen tedavi seçeneğidir ve uzun süreli klinik yarar sağlamakta, sağ kalımı iyileştirmektedir. Sürekli intravenöz prostasiklin tedavisi karmaşıktır. Tedavi sürecinin yönetilmesi kritik önem taşır, dozdaki ani artış ve kesintiler ölümcül olabilir. Bu nedenle hemşirelerin hastalara ve bakım verenlerine eğitim vermesi ve izlemesi gerekmektedir. PAH hastaları farklı bir hastalık nedeniyle PAH merkezi dışındaki birimler ve hastanelere yattıklarında bu birimlerde çalışan hemşireler prostasiklin tedavileri ile karşı karşıya kalabilmekte, tedaviyi yönetmede sıkıntı yaşayabilmektedirler. Bu makalenin amacı, sürekli intravenöz prostasiklin tedavisi (epoprostenol) alan hastaların yönetiminde çok önemli rolü olan hemşirelere tedavi sürecinde hastalara sağlayacakları bakım, izlem, eğitim ve danışmanlık hizmetlerine rehber olmaktır. |
3. | Antiembolik Çorap Yönetiminde Hemşirelerin Rol ve Sorumlulukları: Antiembolik Çorap Bakım Protokolü Nurses Role and Responsibilities on Management of Antiembolism Stockings: Antiembolism Stocking Care Protocol Elif Akyüz, Zahide Tunçbilekdoi: 10.5543/khd.2019.68077 Sayfalar 96 - 104 Derin Ven Trombozunun önlenmesi için kullanılan mekanik koruyucu yöntemler arasında en sık kullanılan, kullanımı kolay ve maliyeti etkin yöntemlerden biri antiembolik çoraplardır. Antiembolik çorapların etkin olabilmesi için bireye uygun beden ölçüsünde çorabın seçilmesi, doğru yöntemle giydirilmesi, bakımı, değerlendirilmesi ve hastanın bilgilendirilmesi önemlidir. Ancak antiembolik çorapların kullanımına yönelik klinik ortamda birçok uygulama hatası yapılmaktadır. Son on yılda yapılan çalışmalarda özellikle antiembolik çorapların yanlış kullanımına, yanlış beden seçimine ve olumsuz hasta sonuçlarına değinilmektedir. Antiembolik çorap giyen hasaların bakımında hemşireler anahtar sağlık profesyonelleridir. Hekim tarafından antiembolik çorap giydirilme istemi verildiğinde hemşirelerin hastalarını çorapların giydirilmesi için uygun hasta olup olmadığı konusunda değerlendirme, beden ölçüsünü belirleme, çorabı giydirme ve doğru kullanımını sağlama sorumlulukları vardır. Literatürde hemşirelerin antiembolik çorapların kullanımı ve bakımı konusunda özel bir eğitim almadıkları için beden seçimleri ile ilgili sorun yaşadıkları, rol ve sorumlulukları konusunda yeterli bilgiye sahip olmadıkları, yanlış uygulama yaptıkları ve olumsuz hasta sonuçlarına değinilmektedir. Bu derlemede hemşireler için geliştirilen ve antiembolik çorapların doğru ve etkin kullanımı için yapılması gereken girişimleri içeren protokol adımlarından bahsedilecektir. |
ARAŞTIRMA | |
4. | Kronik Kalp Yetersizliği Olan Hastalarda Öz Bakım Gücü ve Yorgunluk Self Care Agency and Fatigue in Patients with Chronic Heart Failure Nuray Ermiş, Kadriye Sayın Kasar, Emine Karaman, Yasemin Yildirimdoi: 10.5543/khd.2019.30164 Sayfalar 105 - 112 Amaç: Kronik kalp yetersizliği olan bireylerde yorgunluğun öz bakım gücüne etkisini incelemektir. Yöntemler: Tanımlayıcı tipteki bu çalışmanın örneklemini; Şubat-Haziran 2017 tarihleri arasında bir üniversite hastanesinin kardiyoloji polikliniğine başvuran ve klinikte yatan18 yaş ve üzeri, en az 6 ay önce kronik kalp yetersizliği tanısı almış, fiziksel ve bilişsel sağlık düzeyleri araştırmada uygulanacak formları cevaplamaya uygun ve araştırmaya katılmayı kabul eden 130 kalp yetersizliği olan hasta oluşturmaktadır. Araştırmanın verileri araştırmacılar tarafından yüz yüze görüşme tekniği ile “Birey Tanıtım Formu”, “Öz-bakım Gücü Ölçeği” ve “Yorgunluk Şiddet Ölçeği (YŞÖ)” kullanılarak toplanmıştır. Çalışmanın yürütülebilmesi için etik kuruldan ve çalışmanın yapılacağı kurumdan yazılı izin, hastalardan ise sözel onam alınmıştır. Verilerin değerlendirilmesi bilgisayar ortamında, frekans, yüzde, ortalama, Mann-Whitney U ve Kruskal-Wallis testleri kullanılarak yapılmıştır. Bulgular: Araştırmaya katılan 130 bireyin yaş ortalaması 58.74±17.46 olup, %60’ı erkek ve %89.2’i evlidir. Bireylerin yaklaşık yarısı (%47.7) hafif kısıtlı sınıfında (sınıf II) yer almakta olup %64.6’sı fazla kilolu ve obezdir. Kronik kalp yetersizliği olan bireylerin öz bakım gücü ölçeği toplam puan ortalaması 106.03±16.51 iken yorgunluk şiddeti ölçeği toplam puan ortalaması 5.6±1.38’dir. Bireylerin öz bakım gücü toplam puanı ile tedavi şekli, New York Kalp Cemiyeti konjestif kalp yetersizliği sınıflaması (NYHA), sol ve sağ ventrikül ejeksiyon fraksiyonu arasında anlamlı bir fark bulunmaktadır (p<0.05). Ayrıca yorgunluk şiddeti ölçeği toplam puanı ile yaş, sol ve sağ ventrikül ejeksiyon fraksiyonu değişkenleri arasında anlamlı fark saptanmıştır (p<0.05). Kronik kalp yetersizliği olan bireylerin öz bakım gücü toplam puanı ile yorgunluk şiddeti toplam puanı arasında ilişki bulunmamaktadır (p>0.05). Sonuç: Çalışma sonucunda, kronik kalp yetersizliği olan bireylerin yorgunluk şiddetinin öz bakım gücüne etkisinin olmadığı görülmektedir. |
5. | Yoğun Bakım Ünitesinde Tedavi Gören Hastaların Deneyimlerinin Belirlenmesi Determining the Experiences of the Patients who were being Treated in Intensive Care Unit Işılay Dinlegör Sekmen, Serap Ünsardoi: 10.5543/khd.2019.20982 Sayfalar 113 - 119 Amaç: Çalışma yoğun bakım ünitesinde tedavi gören hastaların yoğun bakım deneyimlerini ve etkileyen faktörleri belirlemek amacıyla planlandı. Yöntemler: Araştırma Edirne ilindeki bir üniversite hastanesi Koroner Yoğun Bakım Ünitesinde yatarak tedavi gören ve rastlantısal örneklem yolu ile seçilen toplam 107 hasta ile yürütüldü. Çalışmanın verileri Yoğun Bakım Deneyim Ölçeği (YBDÖ) kullanılarak elde edildi. Verilerin analizinde SPSS 19.0 programında, yüzdelik, ortalama, Mann Whitney-U testi, Kruskal-Walis H testi tekniği kullanıldı. Bulgular: Yoğun bakım hastalarının yaş ortalaması 62.07±11.4 idi. Hastaların yoğun bakım deneyim ölçeği genel toplam puan ortalamaları 67.0±8.56 (min-max: 38.0-80.0) idi. Erkek hastaların kadın hastalara oranla, genel olarak 61 yaş ve üstünde olan hastaların 60 yaş ve altında olan hastalara oranla ve bekar hastaların evli hastalara oranla, yoğun bakım deneyimlerinin daha pozitif olduğu belirlendi (p <0.05).Yoğun bakımda 1-5 gün arasında yatan ve girişimsel kardiyoloji işlemi için yatışı yapılmış yoğun bakım hastalarının yoğun bakım deneyimlerinin diğer gruplara göre daha pozitif olduğu belirlendi (p<0.05). Sonuç: Bu sonuçlar doğrultusunda hastaların yoğun bakıma yatış sırasındaki negatif deneyimlerinin azaltılmasına yönelik bireysel (yaş, cinsiyet vb.) ve hastalığa ilişkin (klinik tanı, yoğun bakımda kalma süresi) özellikler göz önünde bulundurularak hemşirelik bakımının planlanması ve uygulanmasının yoğun bakım hastalarının iyileşme düzeylerine katkı sağlayacağı düşünülmektedir. |
Copyright © 2025 Kardiyovasküler Hemşirelik Dergisi