ARAŞTIRMA | |
1. | Koroner Arter Baypas Greft Ameliyatı Geçiren Hastaların Öz Etkililik Düzeylerinin İyileşme Durumlarına Etkisinin İncelenmesi Investigation of the Effects of Self-Efficacy Levels on Recovery Status of Patients Who Undergoing Coronary Artery Bypass Graft Surgery Fatma Çakır, Kevser Karacabay, Selda Karaveli Çakırdoi: 10.5543/khd.2024.46338 Sayfalar 65 - 72 Amaç: Araştırmanın amacı, koroner arter baypas greft (KABG) cerrahisi geçiren hastaların öz etkililik düzeylerinin iyileşme durumlarına etkisinin incelenmesidir. Yöntem: Tanımlayıcı ve kesitsel tipte olan bu araştırma, Türkiye’nin batısında yer alan bir eğitim ve araştırma hastanesinin kalp damar cerrahisi servisinde 01 Aralık 2021-30 Haziran 2022 tarihleri arasında 150 hasta ile gerçekleştirildi. Araştırmanın verileri Hasta Bilgi Formu, Barnason Etkililik Beklenti Ölçeği (BEBÖ) ve Ameliyat Sonrası İyileşme İndeksi (ASİİ) kullanılarak toplandı. Bulgular: Araştırmaya katılan hastaların yaş ortalamasının 62,01 ± 9,16 yıl, hastanede yatış süresinin 15,6 ± 5,74 gün olduğu saptandı. Hastaların BEBÖ toplam puanı ortalaması 42,09 ± 6,18, ASİİ toplam puan ortalaması 68,00 ± 10,46 olarak tespit edildi. Hastaların öz etkililik düzeylerinin orta seviyede olduğu, BEBÖ ve ASİİ arasında negatif yönlü anlamlı ilişki olduğu saptandı (r = -0,246; P = 0,002). Sonuç: Yapılan bu araştırmanın sonucunda öz etkililik düzeyi yüksek olan hastaların ameliyat sonrası iyileşmede daha az güçlük yaşadıkları saptandı. Bu doğrultuda ameliyat öncesi dönemde hastaların öz etkililik düzeylerinin değerlendirilmesi ve öz etkililik seviyelerini artırmak için uygun hemşirelik girişimlerinin uygulanması önerilmektedir. Objective: The aim of the study is to examine the effects of self-efficacy levels on recovery status of patients who underwent coronary artery bypass graft (CABG) surgery. Methods: This descriptive and cross-sectional study was conducted with 150 patients between 01 December 2021 and 30 June 2022 in the cardiovascular surgery service of a training and research hospital in western Turkiye. The data of the study were collected using the Patient Information Form, the Barnason Effectiveness Expectation Scale (BEES), and the Postoperative Recovery Index (PORI). Results: The mean age of the patients participating in the study was 62.01±9.16 years, and the length of hospital stay was 15.6±5.74 days. The mean Barnason Efficacy Expectation Scale total score of the patients was 42.09±6.18, and the mean Postoperative Recovery Index score was 68.00±10.46. It was determined that the patients’ self-efficacy levels were moderate, and there was a negative significant correlation between the Barnason efficacy expectation scale and the postoperative recovery index (r= -0.246; P=0.002). Conclusion: As a result of this study, it was determined that patients with high self-efficacy levels had less difficulty in post-operative recovery. In this direction, it is recommended to evaluate the self-efficacy levels of patients in the preoperative period and to apply appropriate nursing interventions to increase their self-efficacy levels. |
2. | Temel Yaşam Desteği ve Defibrilasyon Öz Etkililik Ölçeğinin Geliştirilmesi ve Psikometrik Analizi Development and Psychometric Analysis of Basic Life Support and Defibrillation Self-Efficacy Scale Duygu Kes, Durdane Yılmaz Güvendoi: 10.5543/khd.2024.47135 Sayfalar 73 - 78 Amaç: Temel Yaşam Desteği ve Defibrilasyon Öz Etkililik Ölçeğinin geçerlilik ve güvenilirliğinin incelenmesi amaçlandı. Yöntem: Metodolojik tasarıma sahip bu araştırma 251 hemşirelik öğrencisi ile yürütüldü. Verilerin analizinde yapı geçerliliği için doğrulayıcı ve açımlayıcı faktör analizi; güvenilirlik analizleri için Cronbach alfa katsayısı ve madde toplam korelasyonu kullanıldı. Bulgular: Ölçeğin Cronbach alfa katsayısı 0,880 olarak bulundu. Madde toplam puan korelasyonları 0,409 ile 0,718 arasında değişmektedir. Açımlayıcı faktör analizinde faktör yükleri 0,469 ile 0,842 arasındadır. Doğrulayıcı faktör analizinde İyilik Uyum İndeksi 0,931, Karşılaştırmalı Uyum İndeksi 0,946 ve Normlaştırılmamış Uyum İndeksi 0,914 olarak bulundu. Sonuç: Temel Yaşam Desteği ve Defibrilasyon Öz Etkililik Ölçeği geçerli ve güvenilir bir ölçüm aracıdır. Objective: It was aimed to examine the validity and reliability of the Basic Life Support and Defibrillation Self-Efficacy Scale. Method: This methodological study was conducted with 251 nursing students. Exploratory and confirmatory factor analysis were used for construct validity; Cronbach’s alpha coefficient and item-total correlation were used for reliability analyses. Results: Cronbach’s alpha coefficient of the scale was 0.880. Item total score correlations ranged between 0.409 and 0.718. In exploratory factor analysis, factor loadings ranged between 0.469 and 0.842. In confirmatory factor analysis, the was Goodness of Fit Index 0.931, the Comperative Fit Index was 0.946 and the Non-normed Fit Index was 0.914. Conclusion: The Basic Life Support and Defibrillation Self-Efficacy Scale is a valid and reliable measurement tool. |
3. | Hipertansiyon Hastalarında Öz Etkililik ve Sağlık Okuryazarlığının Değerlendirilmesi: Güneydoğu Anadolu Örneği Evaluation of Self Effectiveness and Health Literacy in Patients with Hypertension: A Case of Southeastern Anatolia Gülsen Karataş, Ayla Yava, Nuran Tosun, Aynur Koyuncudoi: 10.5543/khd.2024.98752 Sayfalar 79 - 86 Amaç: Bu çalışmanın amacı, hipertansiyon hastalarında öz etkililik ve sağlık okuryazarlığının değerlendirilmesi ve bunlar arasındaki ilişkinin belirlenmesidir. Yöntem: Tanımlayıcı, nicel ve kesitsel tipteki çalışma, Aralık 2022-Mayıs 2023 tarihleri arasında yapıldı. Araştırmanın evrenini, Güneydoğu Anadolu’da bir ildeki devlet hastanesinde dahiliye ve kardiyoloji polikliniklerinde bir yıl içinde takip ve tedavi edilen hipertansiyon tanılı hastalar oluşturdu. Veriler; Hasta Tanıtıcı Özellikler Formu, Hipertansiyon Öz Etkililik Ölçeği ve Türkiye Sağlık Okuryazarlığı Ölçeği-32 (TSOY-32) kullanılarak toplandı. Analizlerde, bağımsız örneklemler t-testi, tek yönlü varyans analizi (ANOVA) ve Pearson korelasyon analizi uygulandı. Bu çalışma için Hipertansiyon Öz Etkililik Ölçeğinin Cronbach alfa katsayısı 0,894, TSOY-32 ölçeğinin Cronbach alfa katsayısı 0,837 olarak bulundu. Bulgular: Araştırmaya dahil olan hipertansiyon hastalarının Hipertansiyon Öz Etkililik Ölçeği toplam puan ortalaması (X̄ = 57,85 SS = 4,14) ve Türkiye sağlık okuryazarlığı toplam puan ortalaması (X̄ = 30,20 SS = 6,16) olarak belirlendi. Hastaların TSOY-32 puan ortalamaları; üniversite mezunu olanlarda, ilde yaşayanlarda, tanı alma süresi 1-5 yıl aralığında olanlarda ve günlük aldığı ilaç sayısı 1-2 olanlarda anlamlı farklı bulundu (P < 0,05). Hipertansiyon öz etkililik puan ortalamaları, üniversite eğitim seviyesinde olanlarda, günlük aldığı ilaç sayısı altı ve üstü olanlarda anlamlı farklı bulundu (P < 0,05). Hipertansiyon hastalarının hipertansiyon öz etkililik düzeyleri ile sağlık okuryazarlığı seviyeleri (r = 0,244, P < 0,05) arasında anlamlı, pozitif yönlü ve zayıf düzeyde bir ilişki olduğu görüldü. Sonuç: Çalışmada, hipertansiyon hastalarında öz etkililik ve sağlık okuryazarlığı arasında bir ilişki olduğu görüldü. Çalışmanın literatüre katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Objective: To evaluate self-efficacy and health literacy in hypertensive patients and to determine the relationship between them. Methods: The descriptive, quantitative and cross-sectional study was conducted between December 2022 and May 2023. The population of the study consisted of patients diagnosed with hypertension who were followed and treated in Internal Medicine and Cardiology outpatient clinics in a State Hospital in a city in Southeastern Anatolia within one year. Data were collected using the Patient Descriptive Characteristics Form, Hypertension Self-Efficacy Scale and the Turkish Health Literacy Scale-32. Independent samples t-test, one-way analysis of variance (ANOVA) and Pearson correlation analysis were used in the analysis. For this study, the Cronbach’s alpha coefficient of the Hypertension Self-Efficacy Scale was 0.894 and the Cronbach’s alpha coefficient of the TSOY-32 scale was 0.837. Results: The mean total score of the Hypertension Self-Efficacy Scale (X̄ =57.85 SD=4.14) and the mean total score of the Turkish Health Literacy Scale (X̄ =30.20 SD=6.16) were determined. A significant difference was found in the mean TSOY-32 scores of patients with university degrees, those living in the province, those with a diagnosis of 1-5 years and those with 1-2 daily medications (P < 0.05). A significant difference was found in the mean scores of Hypertension Self-efficacy in those with university education level and those with 6 or more daily medications (P < 0.05). There was a significant, positive and weak relationship between hypertension self-efficacy levels of hypertension patients and their health literacy levels (r: 0.244, P < 0.05). Conclusion: The study showed that there was a relationship between self-efficacy and health literacy in hypertensive patients. It is thought that the study will contribute to the literature. |
4. | Kalp Yetersizliği Olan Bireylerde Öğrenme Gereksinimleri ve Öz Bakım Düzeyleri Arasındaki İlişkinin İncelenmesi Investigation of the Relationship Between Learning Needs and Self-Care Levels in Individuals with Heart Failure Sefa Karagöz, Kadriye Sayın Kasardoi: 10.5543/khd.2024.64497 Sayfalar 87 - 96 Amaç: Bu araştırma, kalp yetersizliği olan bireylerde öğrenme gereksinimleri ve öz bakım düzeyleri arasındaki ilişkinin incelenmesi amacıyla yapıldı. Yöntem: Tanımlayıcı ve kesitsel tipteki bu araştırma, 20 Ocak 2023-30 Nisan 2023 tarihleri arasında Kayseri Şehir Hastanesi kardiyoloji kliniğinde tedavi alan 180 kalp yetersizliği tanısı almış bireyle yapıldı. Araştırma verileri Birey Tanıtım Formu, Dokuz Maddelik Avrupa Kalp Yetmezliği Öz Bakım Ölçeği (AKYÖB-9) ve Kalp Yetmezliği Hastalarının Öğrenme Gereksinimleri Envanteri (KYHÖGE) kullanılarak toplandı. Bulgular: Araştırmaya katılan bireylerin %50,6’sı 42-65 yaş arasında olup, yarıdan fazlası (%53,3) erkek ve çoğunluğunun (%70) evli olduğu bulundu. Katılımcıların KYHÖGE ölçeğinin toplam puan ortalamasının 184,50 ± 11,94 ve AKYÖB-9 toplam puan ortalamasının 18,78 ± 4,58 olduğu bulundu. Buna göre, KYHÖGE cinsiyet, diyet yapma durumu, tuzsuz diyet uygulama, tuzdan kaçınmaya dikkat etme ve tavsiye edilen sağlık kontrollerine gitme değişkenlerine göre istatistiksel açıdan anlamlı bir farklılık gösterdiği belirlendi (P < 0,05). Katılımcıların AKYÖB-9 ölçeğinin toplam puanının diyet yapma durumu, tuzsuz diyet uygulama, tuzdan kaçınmaya dikkat etme, ailede kalp yetersizliği tanısı alan birinin varlığına, kalp yetersizliği tanılı yakın ile aynı evde yaşamaya ve tavsiye edilen sağlık kontrollerine gitme değişkenlerine göre istatistiksel açıdan anlamlı bir farklılık gösterdiği belirlendi (P < 0,05). Yapılan korelasyon analizinde toplam AKYÖB-9 ve toplam KYHÖGE ölçek puanları arasında orta düzeyli negatif yönlü ilişkinin olduğu belirlendi (r= -0,450; P < 0,01). Sonuç: Kalp yetersizliği olan bireylerde öğrenme gereksinimleri ve öz bakım düzeylerini hastaların bazı sosyodemografik ve hastalık değişkenleri etkilemektedir. Ayrıca, bireylerin öğrenme gereksinimleri arttıkça, öz bakım davranışlarının azaldığı sonucuna ulaşıldı. Sağlık çalışanlarının özellikle risk altında olan bireylerde öğrenme gereksinimlerini belirleyerek gerekli eğitimleri vermesi önerilmektedir. Objective: This study was conducted to investigate the relationship between learning needs and self-care levels in individuals with heart failure. Methods: This descriptive and cross-sectional study was conducted with 180 individuals diagnosed with heart failure who were treated at the cardiology clinic of Kayseri City Hospital between January 20, 2023 and April 30, 2023. Research data were collected using the “Individual Identification Form”, “Nine Item European Heart Failure Self-Care Behaviour Scale (EHFScB Scale-9)” and “Heart Failure Patients’ Learning Needs Inventory (HFPLNI)”. Results: It was found that 50.6% of the individuals participating in the study were between the ages of 42-65, more than half (53.3%) were male and the majority (70%) were married. It was found that the total mean score of the HFPLNI scale of the participants was 184.50±11.94, and the total mean score of the EHFScB Scale-9 was 18.78±4.58. Accordingly, it was determined that HFPLNI showed a statistically significant difference according to the variables of gender, dieting status, salt-free diet, avoiding salt and going to recommended health checks (P < 0.05). It was found that the total score of the participants’ EHFScB Scale-9 differed statistically according to the variables of dieting status, salt-free diet, avoiding salt, presence of a family member with a diagnosis of heart failure, living in the same house with a relative with heart failure, and going to recommended health check-ups. determined (P < 0.05). In the correlation analysis, it was determined that there was a moderate negative correlation between the total EHFScB Scale-9 and the total HFPLNI scale scores (r= -.450; P< 0.01). Conclusion: Some sociodemographic and disease variables affect the learning needs and self-care levels of individuals with heart failure. In addition, it was concluded that as individuals’ learning needs increase, their self-care behaviors decrease. It is recommended that healthcare professionals determine the learning needs of individuals at risk and provide the necessary training. |
5. | Sosyal Destek Kalp Yetersizliği Olan Hastalarda Öz Bakım Davranışını Etkiler mi? Tanımlayıcı Bir Araştırma Does Social Support Affect Self-Care Behavior in Patients with Heart Failure? A Descriptive Research Esra Nur Güzel, Ayşegül Koçdoi: 10.5543/khd.2024.72473 Sayfalar 97 - 103 Amaç: Bu araştırma, kalp yetersizliği olan hastaların algıladıkları sosyal desteğin öz bakım davranışına etkisinin incelenmesi amacıyla yapıldı. Yöntem: Tanımlayıcı olarak yapılan bu çalışma; Mart 2022-Ekim 2022 tarihleri arasında bir üniversite hastanesinin kardiyoloji servisinde yatan kalp yetersizliği olan 200 hasta ile yapıldı. Araştırmanın verileri Demografik Veri Formu, Avrupa Kalp Yetersizliği Öz Bakım Davranışı Ölçeği (AKYÖBÖ) ve Çok Boyutlu Algılanan Sosyal Destek Ölçeği (ÇBASDÖ) kullanılarak toplandı. Verilerin değerlendirilmesinde SPSS (Statistical Package for Social Science for Windows) 22.0 paket programı kullanıldı. Bulgular: Çalışmaya katılan kalp yetersizliği olan hastaların yaş ortalaması 64,97 ± 11,56 yıldır. Hastaların %54’ü 65 yaş üstünde olup %53,5’i erkek, %65,5’i evli, %63’ü ilkokul/ortaokul mezunudur. Hastaların %62,5’inin gelirinin gidere eşit olduğu, %92’sinin çalışmadığı ve %84,5’inin kentsel bölgede yaşadığı belirlendi. Algılanan sosyal destek ölçeği toplam puan ortalaması 49,53 ± 11,75, öz bakım davranışları ortalama puanı 30,32 ± 5,67 olarak bulundu. Sonuç: Çalışmada, kalp yetersizliği olan hastaların algıladıkları sosyal destek arttıkça öz bakım davranışlarının da arttığı sonucuna ulaşıldı. Objective: This study was conducted to examine the effect of perceived social support on self-care behavior of patients with heart failure. Methods: This descriptive study; It was conducted with 200 patients with heart failure hospitalized in the cardiology service of a university hospital between March and October 2022.The data of the study were collected using the “Demographic Data Form”, The European Heart Failure Self-Care Behavior Scale (EHFScBs) and the “Multidimensional Scale of Perceived Social Support (MSPSS). SPSS (Statistical Package for Social Science for Windows) 22.0 package program was used to evaluate the data. Results: The mean age of the patients with heart failure who participated in the study was 64.97±11.56 years. 54% of the patients were over 65 years old, 53.5% were male, 65.5% were married, and 63% were primary/secondary school graduates. It was determined that the income of 62.5% of the patients was equal to the expenditure, 92% of them were not working and 84.5% of them lived in the urban area. The mean score of the perceived social support scale was found to be 49.53±11.75. The mean score of self-care behaviors was found to be 30.32±5.67. Conclusions: In our study, it was concluded that as the perceived social support of patients with HF increased, their self-care behaviors also increased. |
6. | Kalp Yetersizliği Olan Hastalarda Sağlık Okuryazarlığının Hastalık Algısı ve İlaç Uyumu ile İlişkisi The Relationship Between Health Literacy, Disease Perception and Medication Adherence in Patients with Heart Failure Gizem Ekenler, Büşra Altıneldoi: 10.5543/khd.2024.05668 Sayfalar 104 - 109 Amaç: Bu araştırma; kalp yetersizliği olan hastaların sağlık okuryazarlık düzeylerinin hastalık algısı ve ilaç uyumu arasındaki ilişkiyi belirlemek amacıyla yapılmıştır. Yöntem: Bu çalışma tanımlayıcı ilişki arayıcı türde tasarlanmış olup 1 Ağustos 2021-30 Mart 2022 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. Bir üniversite hastanesinde kalp yetersizliği tanısı ile tedavi alan 165 hasta ile çalışma yürütülmüştür. Veriler Kişisel Bilgi Formu, Sağlık Okuryazarlığı Ölçeği, Kısa Hastalık Algısı Ölçeği ve İlaç Uyumunu Bildirim Ölçeği ile araştırmacı tarafından yüzyüze anket yöntemi kullanılarak toplanmıştır. Verilerin analizinde Mann Whitney U, Kruskall Wallis ve Pearson Korelasyon analizi kullanılmıştır. Bulgular: Hastaların yaş ortalaması 61,40 ± 2,07 olup, %90,3’ü evli, %59,4’ü erkektir. Hastaların Sağlık Okuryazarlığı Ölçeği puan ortalaması 87,67 ± 18,59, Kısa Hastalık Algısı Ölçeği puan ortalaması 43,76 ± 9,03, İlaca Uyum Ölçeği puan ortalaması ise 22,84 ± 3,03 olarak belirlenmiştir. Sağlık Okuryazarlığı Ölçeği ile Kısa Hastalık Algısı Ölçeği puan ortalaması arasında negatif yönde orta düzeyde; Sağlık Okuryazarlığı Ölçeği ile İlaç Uyumunu Bildirim Ölçeği puan ortalaması arasında pozitif yönde orta düzeyde bir ilişki olduğu belirlenmiştir (P < 0,01). Sonuç: Çalışmaya katılan hastaların sağlık okuryazarlık düzeylerinin, ilaca uyumlarının ve hastalık algılarının düşük olduğu tespit edilmiştir. Sağlık okuryazarlığı yüksek olan hastaların ilaca uyumları ve hastalık algıları olumlu yönde şekillenmektedir. Kalp yetersizliği olan hastaların sağlık okuryazarlığı düzeylerinin ve farkındalıklarının artırılmasına yönelik deneysel çalışmaların planlanması önerilmektedir. Objective: This study investigated the relationship between health literacy levels, disease perception, and medication adherence in patients with heart failure. Methods: This study adopted a descr iptiv e-corr elat ional research design. It was conducted between August 1, 2021, and March 30, 2022. The sample consisted of 165 patients treated at a university hospital for heart failure. Data were collected by the researcher using a Personal Information Form, the Health Literacy Scale (HLS), the Brief Illness Perception Scale (BIPS), the Medication Compliance Reporting Scale (MCRS), and a face-to-face survey method. Mann-Whitney U, Kruskal-Wallis, and Pearson Correlation analysis were used to analyze the data. Results: Participants had a mean age of 61.40 ± 2.07 years. Most participants were married (90.3%). Over half of the participants were women (59.4%). Participants had a mean HLS score of 87.67 ± 18.59, a mean BIPS score of 43.76 ± 9.03, and a mean MCRS score of 22.84 ± 3.03. There was a moderate negative correlation between HLS and BIPS scores. There was a moderate positive correlation between HLS and MCRS scores (P < 0.01). Conclusion: Participants had low health literacy levels, medication compliance, and disease perception. However, they had positive attitudes toward medication compliance and disease perception. It is recommended to plan experimental studies to increase the health literacy levels and awareness of patients with heart failure. |
DERLEME | |
7. | Hemşireler Tarafından Koroner Arter Bypass Greft Hastalarına Uygulanan Taburculuk Eğitimi ve Telefon Danışmanlığı: Nedir, Neden Önemlidir, Faydaları Nelerdir? Discharge Training and Telephone Counseling Applied by Nurses to Coronary Artery Bypass Graft Patients: What Is It, Why Is It Important, What Are the Benefits? Ufuk Kaya, Ümran Dal Yılmazdoi: 10.5543/khd.2023.39206 Sayfalar 110 - 114 Koroner arter bypass ameliyatı karmaşık ve yaygın olarak uygulanan bir ameliyattır. Ameliyattan sonra hastanın hastanede ve evde yaşayabileceği birçok sorun vardır. Bu sorunları çözmek, önlem almak ve hızlı müdahale etmek için taburculuk eğitimi ve telefonla danışmanlık büyük önem taşımaktadır. Taburculuk eğitimi ve telefonla danışmanlık sayesinde hastanın öz bakım gücü artacak, baş etme ve adaptasyonu daha kolay olacak, daha hızlı ve daha rahat bir iyileşme süreci yaşayacaktır. Bu amaçla koroner arter baypas greft cerrahisi sonrası hastalara verilen taburculuk eğitimi ve telefon danışmanlığı hakkında bilgi vermek, önemini ve faydalarını aktarmak amacıyla bu derleme yazılmıştır. Coronary artery bypass surgery is a complex and widely performed operation. After the operation, there are many problems that the patient may experience in the hospital and at home. In order to solve these problems, take precautions, and intervene quickly, discharge training and telephone counseling are of great importance. Thanks to discharge training and telephone counseling, the patient’s self-care power will increase, coping and adaptation will be easier, and he or she will experience a faster and more comfortable recovery period. The primary purpose of this review is to provide information about the discharge training and telephone counseling given to patients after coronary artery bypass graft surgery and to convey its |
OLGU SUNUMU | |
8. | Sol Ventrikül Destek Cihazı Planlanan Hastanın Michel’in Hastalıkta Belirsizlik Kuramına Göre Bakımı: Olgu Sunumu Care of a Patient with Planned Left Ventricular Assist Device According to Michel’s Theory of Uncertainty in Dısease: Case Report Gamze Ataman Yıldız, Fatma Eti Aslandoi: 10.5543/khd.2024.84429 Sayfalar 115 - 120 Kalp yetersizliği (KY), hastaları birçok yönden etkileyen önemli bir kronik hastalıktır. Kalp yetersizliğinin tek tedavisi kalp nakli olarak bilinse de donör sayısındaki yetersizlik nedeniyle bu hastalara yeterli sayıda kalp nakli yapılamamakta dolayısıyla alternatif tedaviler uygulanmaktadır. Bu nedenle en güncel tedavi yaklaşımı olan sol ventrikül destek cihazlarının kullanılması giderek artmaktadır. Bilinirliği az olan tedaviler hastaların belirsizlik yaşamasına neden olabilir. Bakım sürecinde hastaya nasıl yaklaşılması gerektiği önemlidir. Hemşirelerin bakım sürecinde kuram ve modelleri kullanması hastalara nitelikli bir bakım verebilmelerini sağlamaktadır. Merle Michel’in Hastalıkta Belirsizlik kuramına göre amaç; hastaların algıladıkları belirsizlikleri tanımlayarak bu süreçle baş etmeyi kolaylaştırmak ve hastalığa uyumu sağlamaktır. Bu tedaviyi Hastalıkta Belirsizlik kuramı ile ele alan ilk olgu sunumudur. Hastanın sol ventrikül destek cihazı ile ilgili belirsizlik algısının, bu kurama göre değerlendirilmesinin yararlı olacağı düşünülmektedir. Heart failure (HF) is a significant chronic disease that impacts patients in multiple ways. Although heart transplantation is known as the only treatment for HF, due to the limited number of donors, many patients cannot receive transplants in sufficient numbers, leading to the application of alternative treatments. As a result, the use of left ventricular assist devices (LVADs), which represent the most current treatment approach, is increasing. Poorly understood treatments can cause patients to experience uncertainty. How healthcare professionals approach the patient during the care process is crucial. Nurses’ use of theories and models during patient care enables them to deliver quality care. According to Merle Mishel’s Uncertainty in Illness theory, the goal is to define the uncertainties perceived by patients, facilitate coping, and ensure compliance with the disease. This is the first case report addressing this treatment using the Uncertainty in Illness theory. It is believed that this approach will be valuable in evaluating patients’ perceptions of uncertainty about the left ventricular assist device according to this theory. |
Copyright © 2024 Kardiyovasküler Hemşirelik Dergisi