DERLEME | |
1. | Koroner Yoğun Bakım Ünitelerinde Enfeksiyon Kontrolü: Neleri Bilmeliyim? Infection Control in Coronary Intensive Care Units: What Should I Know? Serap Özer, Adile Aydoi: 10.5543/khd.2022.214380 Sayfalar 125 - 129 Koroner yoğun bakım üniteleri, akut miyokard infarktüslü hastaları aritmi yönünden izlemek ve tedavi etmek amaçlı oluşturulmuş ünitelerdir. Günümüzde ise; bu üniteler sadece akut miyokard infarktüsü geçiren hastaları izlemek amacını taşımamaktadır, daha çok dinamik ve çeşitli hastalıklarda bakımın sağlandığı üniteler olarak hizmet vermektedir. Koroner yoğun bakım ünitelerinde hasta çeşitliliği fazla olduğu için sedasyon komplikasyonlarının ve kritik komplikasyonların, basınç yaralarının, ventilatörle ilişkili pnömoni ve diğer enfeksiyonların görülme riski yüksektir. Bu bağlamda sağlık hizmeti ile ilişkili enfeksiyonlar en sık karşılaşılan enfeksiyon türleridir. Yüksek sağlık maliyeti, morbidite, mortalite ve iş gücü kaybına neden olan bu enfeksiyonların önlenebilir olması en önemli noktalardandır. Bu derlemede, koroner yoğun bakım ünitelerinde karşılaşılabilecek enfeksiyonlara, kontrolüne yönelik bilinmesi gerekenlere ve uygulanacak girişimlere yer verilmiştir. |
ORIJINAL ARAŞTIRMA | |
2. | Sol Ventrikül Destek Cihazı İmplantasyonu Uygulanan Hastaların Deneyimleri: Fenomenolojik Bir Çalışma Experiences of Patients with Left Ventricular Assist Device Implantation: A Phenomenological Study Özlem Öztürk, Gülşah Aydın, Nevin Taşyapar, Özlem Bektaş, Kıymet Kaplan Yücel, Ayşenur Mert, Sevinç Itır, Tülay Ölmez Çiçekdoi: 10.5543/khd.2022.213660 Sayfalar 130 - 139 Amaç: Sol ventrikül destek cihazı (LVAD) implantasyonu uygulanan hastaların bu cihazla birlikte yaşamaya ilişkin deneyimlerini ortaya çıkarmaktır. Yöntem: Nitel bir araştırma olarak fenomenolojik tasarımda gerçekleştirilen araştırmaya bir üniversite hastanesinde LVAD implantasyonu uygulanan, araştırmaya dahil edilme kriterlerine uyan 10 hasta dahil edildi. Veri toplama araçları olarak; araştırmacılar tarafından hazırlanan kişisel bilgi formu ve görüşme formu kullanılmıştır. Araştırmanın verileri derinlemesine görüşme tekniği ile toplanmıştır. Görüşmeler ses kayıt cihazı ile kaydedilmiş, birebir metin haline getirildikten sonra tematik analiz yapılmıştır. Bulgular: Verilerin analizi sonucunda, beş ana tema oluşturulmuştur. Bu temalar “LVAD İle Yaşamak”, “LVAD’nin Yaşama Olumlu Etkileri”, LVAD İle Yaşamaya Bağlı Zorluklar”, “LVAD Hastalarının Aldıkları Hizmetler/Destekler” ve “Öneriler”dir. Sonuç: Sonuç olarak çalışmamızda LVAD implantasyonu uygulanan hastaların, hastalık semptomlarının azalmasına bağlı yaşam kalitelerinin arttığı ancak cihaz ile yaşamaya bağlı bir takım zorluklar yaşadıkları ortaya çıkarılmıştır. |
3. | Kardiyak Rehabilitasyon Programına Katılımı Etkileyen Faktörler Factors Affecting Participation in the Cardiac Rehabilitation Program Jiyan Parmaksız, Zülfünaz Özerdoi: 10.5543/khd.2022.220893 Sayfalar 140 - 148 Amaç: Bu çalışma, kalp hastalarının kardiyak rehabilitasyon programına katılımını etkileyen faktörleri incelemek amacıyla yapılmıştır. Yöntem: Tanımlayıcı ve kesitsel tipteki bu çalışma Ekim 2020-Şubat 2021 tarihleri arasında kardiyoloji polikliniklerine başvuran 419 kalp hastası ile yürütülmüştür. Araştırma verileri, Hasta Bilgi Formu, Kardiyak Rehabilitasyonda Engeller Skalası (KRES) ile yüz yüze görüşme yoluyla toplanmıştır. Bulgular: Hastaların KRES toplam puan ortalaması 63,54 ± 8,53, hastaların erişimindeki dışsal faktörler alt boyut puan ortalaması 19,42 ± 3,36, kardiyak rehabilitasyon bilgileriyle ilgili sorunlar alt boyut puan ortalaması 15,48 ± 2,9, lojistik sorunlar alt boyut puan ortalaması 11,16 ± 2,91, algılanan kardiyak rehabilitasyon ihtiyacı alt boyut puan ortalaması 14,79 ± 2,8, diğer sağlık sorunları alt boyut puan ortalaması 2,7 ± 1,22 olarak bulunmuştur. Ailede kalp hastalığının olması KRES üzerinde negatif; hastanede yatış öyküsü olanların, günlük yaşamda destek alanların, okuryazar olmayanların ve emekli olanların KRES üzerinde pozitif ve anlamlı bir etkiye sahip olduğu saptanmıştır. Sonuç: Hastaların kardiyak rehabilitasyon engeller algısı orta düzeyde bulunmuş; ulaşım problemleri ve kardiyak rehabilitasyonunun gerekli olmadığını düşünme kardiyak rehabilitasyona katılımı engellemiştir. Ailede kalp hastası olması kardiyak rehabilitasyona katılımı olumlu etkilerken; düşük eğitim düzeyi, emeklilik durumu, bağımlılık durumu ve hastanede yatış öyküsü kardiyak rehabilitasyona katılımı olumsuz etkilemektedir. |
4. | Koroner Kalp Hastalarının Psikolojik Dayanıklılık Düzeyleri ve İlişkili Faktörlerin İncelenmesi Examination of Psychological Resilience Levels and Related Factors of Coronary Heart Patients Özlem Demirci, Besti Üstündoi: 10.5543/khd.2022.221098 Sayfalar 149 - 158 Amaç: Bu çalışma, koroner kalp hastalarının psikolojik dayanıklılık düzeylerinin ve ilişkili faktörlerin incelenmesi amacıyla yapılmıştır. Yöntem: Tanımlayıcı özellikte yapılan çalışma, İstanbul ilinde bulunan bir devlet hastanesinin kardiyoloji kliniklerindeki 129 hasta ile gerçe kleşt irilm iştir. Veriler; Bireysel Özellikler Formu, Hastalık Özellikleri Formu ve Kısa Psikolojik Sağlamlık Ölçeği ile toplanmıştır. Verilerin normallik dağılımını belirlemek için Kolmogorov-Smirnov testi yapılmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde t testi, ANOVA ve Scheffe testi kullanılmıştır. İstatistiksel olarak anlamlılık düzeyi P < 05 olarak belirlenmiştir. Bulgular: Katılımcıların psikolojik dayanıklılık düzeyleri orta seviyede olup (x¯: 15,47 ± 5,20), erkeklerin (x¯ = 16,40) psikolojik dayanıklılık düzeyleri, kadınlardan (x¯ = 12,66) daha yüksek bulunmuştur (P =,001). Eğitim durumu ‘’okuma yazma bilmeyen’’ grubun psikolojik dayanıklılık düzeyi, eğitim durumu ‘’ilköğretim, lise, üniversite ve üstü’’ olan gruba göre daha düşük bulunmuştur (P =,016). Kalp rehabilitasyon programlarına katılmayan grubun psikolojik dayanıklılık düzeyleri, katılan gruptan daha yüksek bulunmuştur (P =,007). Daha önce kalp krizi geçirme öyküsü olmayan grubun psikolojik dayanıklılık düzeyleri, kalp krizi geçirme öyküsü olan gruba göre daha yüksek bulunmuştur (P =,035). Angina (göğüs ağrısı) sıklığı ‘’hiç’’ olan grubun psikolojik dayanıklılık düzeyi, angina sıklığı ‘’günde bir ve haftada bir kez’’ olan gruba göre daha yüksek bulunmuştur (P =,024). Sonuç: Psikolojik dayanıklılık, koroner kalp hastalarında hastalık prognozu ve tedavinin seyri açısından önemli bir yere sahiptir. Bu nedenle; kadınların, okuryazar olmayanların, kalp krizi ve angina öyküsü olan grupların, erken dönemlerde psikolojik dayanıklılık düzeylerini koruyucu ve geliştirici müdahalelerin yapılması önerilir. |
5. | Kalp Yetersizliği Hastalarının Psikososyal Uyumlarının Belirlenmesi Determination of Psychosocial Adjustment of Patients with Heart Selin Türksen Ülkü, Serap Ünsardoi: 10.5543/khd.2022.220995 Sayfalar 159 - 166 Amaç: Bu araştırma kalp yetersizliği hastalarının hastalığa psikososyal uyumlarının değerlendirilmesi ve etkileyen faktörleri belirlenmesi amacıyla planlandı. Yöntem: Bu tanımlayıcı- kesitsel araştırma verileri, Hastalığa Psikososyal Uyum-Öz Bildirim Ölçeği (PAIS-SR)” kullanılarak toplandı. Verilerin değerlendirilmesinde Statistical Package for the Social Sciences version 19.0. (IBM SPSS Corp.; Armonk, NY, USA) programında, yüzdelik, ortalama, Mann Whitney U testi, Kruskal-Walis H testi, Spearman Rho Korelasyon Katsayısı tekniği kullanıldı. İstatistiksel anlamlılık değeri P <,05 olarak kabul edildi. Bulgular: Hastalarının yaş ortalaması 66,21 ± 9,19 idi. Kadın hastaların erkek hastalara göre, okuryazar ve ilkokul mezunu hastaların ortaokul ve üzeri mezun hastalara göre, köyde yaşayan hastaların ilde yaşayan hastalara göre, Kalp yetersizliği (KY) sınıf New York Heart Association genellikle kısaltma kullanılır (NYHA) III olan hastaların NYHA I olan hastalara göre, yatarak tedavi gören hastaların ayaktan tedavi gören hastalara göre psikososyal uyumlarının daha kötü olduğu belirlendi (P <,05). Evli hastaların seksüel ilişkilerde psikososyal uyumu kötüyken, medeni durumu bekar olan hastaların aile çevresi ve sosyal çevreye uyumları daha kötü olduğu bulundu. Hastaların yaşı, sahip olduğu çocuk sayısı, teşhis süresi, KY (NYHA) sınıflaması ve hastaneye yatış sayısı arttıkça psikososyal uyumlarının kötüleştiği belirlendi (P <,05). Sonuç: KY hastalarının psikososyal uyumları orta düzeyde idi. KY olan hastalarda hastalığa psikososyal uyumu arttırmak için kişisel (ileri yaş vb) ve hastalığa ilişkin (NYHA evresi, vb) faktörler göz önünde bulundurularak hemşirelik bakımının planlanması ve uygulanmasının hastalığa uyumu arttıracağı düşünülmektedir. |
6. | İnfüzyon Yeri Değiştirilerek Uygulanan Amiodaron Uygulamasında Flebit ile İlişkili Faktörler Factors Associated with Phlebitis in Amiodarone Administration by Changing the Infusion Site Yasemin Kalkan Uğurlu, Nuray Ençdoi: 10.5543/khd.2022.214481 Sayfalar 167 - 172 Amaç: Bu çalışma koroner yoğun bakım ünitesinde infüzyon yeri değiştirilerek uygulanan amiodarone tedavisi kaynaklı flebit insindansını ve etkileyen faktörleri belirlemek amacıyla planlandı. Yöntemler: Koroner yoğun bakım ünitesinde 12 ay boyunca benzer dozlarda amiodarone tedavisini infüzyon yeri değiştirilerek alan 30 hasta incelendi. Amiodarone tedavisinin yolu, süresi, kateter çapı (20-22 G) vb. faktörler ile flebit oluşumu ile ilgili faktörler incelendi. Verilerin analizi için tanımlayıcı istatistikler ve regresyon analizleri kullanıldı. Bulgular: Çalışmada 30 hastaya takılan 60 kateter incelendi. Otuz hastanın 9 tanesinde (%30), 60 kateterin 10 tanesinde (%16,.6) flebit geliştiği gözlendi. 22 G çaplı kateter kullanılan olgularda daha fazla flebit saptandı (P <,01). Kadınlarda (%37,5) ve dirsek içi bölgesine takılan kateterde (%50) flebit daha sıktı. Ancak bu değişkenler ile flebit gelişimi arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmadı (P >,05). Sonuç: Bu çalışmada hastaların %30’unda flebit gelişmiştir. Bu nedenle amiodaron infüzyonunda infüzyon yerinin 12 saatten daha sık değiştirilmesi ve mümkünse santral venöz kateter ile uygulanması önerilmektedir. |
7. | Pulmoner Arteriyel Hipertansiyonlu Hastaların Semptom Durumu ve Sağlıkla İlişkili Yaşam Kalitesi Arasındaki İlişki The Relationship Between Symptom Status and Health-Related Quality of Life in Patients with Pulmonary Arterial Hypertension Sevda Türen, Kadriye Memiç Sancar, Selahattin Türendoi: 10.5543/khd.2022.2225123 Sayfalar 173 - 179 Amaç: Bu çalışma pulmoner arteriyel hipertansiyonlu (PAH) hastaların semptom durumu ve sağlıkla ilişkili yaşam kalitesi (SİYK) arasındaki ilişkinin belirlenmesi amacıyla yapıldı. Yöntem: Çalışma tanımlayıcı olarak tasarlandı ve çalışmaya poliklinikte takip edilen 31 PAH hastası dahil edildi. Araştırmanın verileri “Veri Toplama Formu,” “Kalp Yetersizliği Semptom Durum Ölçeği (KYSDÖ)” ve “Kısa Form Yaşam Anketi (SF-36) ile toplanmıştır. Bulgular: Hastaların yaş ortalaması 47,4 ± 15,3 yıl olup, %51,6’sı kadındı. Hastaların çoğunluğu Dünya Sağlık Örgütü fonksiyonel sınıf II’deydi ve çalışmıyordu (%80,6). Hastaların en sık yaşadıkları semptomlar “yorgunluk veya enerjisizlik” (%96,8) ve “gündüz nefes darlığı” (%80,6) idi. Çalışma grubunda çalışmayan gruba göre ortalama toplam KYSDÖ puanı anlamlı olarak daha düşüktü (P <,001). SF-36 alt boyutlarının “genel sağlık” ve “sosyal işlevsellik” dışındaki diğer tüm alt boyutlarında yüksek ve düşük KYSDÖ grupları arasında anlamlı farklılıklar bulunmuştur (P <,05). SF-36’nın “genel sağlık” alt boyutu ile KYSDÖ arasında zayıf bir negatif korelasyon vardı. SF-36’nın diğer tüm alt boyutları, KYSDÖ ile orta düzeyde negatif korelasyona sahipti. Sonuç: PAH’lı hastaların semptom durumu ve SİYK arasında negatif korelasyon olduğu saptandı. |
OLGU SUNUMU | |
8. | Kalp Yetmezliği Olan Hastanın Ida Jean Orlando’nun Etkileşim Modeline Göre Hemşirelik Bakımı: Olgu Sunumu Nursing Care of a Patient with Heart Failure According to the Interaction Model of Ida Jean Orlando: A Case Report Abdullah Avcı, Esra Çavuşoğlu, Mualla Yılmazdoi: 10.5543/khd.2022.212233 Sayfalar 180 - 186 Kalp yetmezliğinin neden olduğu fiziksel ve psikososyal sorunların özelliği ve yoğunluğundan dolayı hastalığın kontrolü, yönetimi, zor ve aynı zamanda karmaşık bir süreçtir. Kalp yetmezliği bakımında hemşirelik süreci kullanımı önemli olmakla birlikte bu sürecin kuram ve modeller ile sentezlenmesi durumunda hasta gereksinimleri daha sistematik bir şekilde belirlenmektedir. Hemşirelik sürecine ilişkin ilk teorisyenlerden biri olarak bilinen Ida Jean Orlando etkileşim teorisinde hasta ve hemşire arasındaki karşılıklı iletişimin önemine dikkat çekmiş ve hasta hemşire arasındaki karşılıklı ilişkinin hemşirelik uygulamalarının temelini oluşturduğunu belirtmiştir. Bu olgu sunumunda; kalp yetmezliği olan bir hastanın hemşirelik süreci Ida Jean Orlando’nun etkileşim teorisi doğrultusunda hazırlanarak gereksinimleri belirlenmiş, hemşirelik girişimleri planlanmış ve uygulanmıştır. Bakım gereksinimi karşılanan hastanın sıkıntısının önemli ölçüde azaldığı, sözel ve sözel olmayan davranışlarında olumlu yönde değişiklikler olduğu ve hastalık yönetimine uyumun arttığı gözlenmiştir. Sonuç olarak; hemşirelik sürecinin uygulanmasında Orlando’nun etkileşim teorisinin kullanımının yararlı ve etkili olduğu, kalp yetmezliği hastalarında kullanılmasının uygun olduğu söylenebilir. |
DIĞER | |
9. | 13. Hakem Dizini 13th Reviewer Index Sayfa 187 Makale Özeti | |
Copyright © 2025 Kardiyovasküler Hemşirelik Dergisi